Yayımlarımız

ESTETİK CERRAHIN HUKUKİ SORUMLULUĞU

ameliyat_90

GÜZELLEŞTİRME AMAÇLI ESTETİK AMELİYATLARDA ESTETİK CERRAHIN HUKUKİ SORUMLULUĞU

 

 

Tedavi amaçlı ve güzelleşme amaçlı iki tip estetik ameliyat bulunur. Güzelleşme amaçlı cerrahi müdahaleler, kişinin doğuştan gelen ya da sonradan ortaya çıkan görünüm bozukluklarını düzeltmek ya da kişinin daha güzel görünmesini sağlamak olarak  tanımlanabilir. Örneğin kemerli bir burnu hokka bir buruna çevirme, kırışan yüzü gerdirme, dolgu yaptırma, yanak küçültme, silikon taktırma, yağ aldırma, cilt lekelerini giderme amaçlı yapılan müdahalelerin hepsi, güzelleşme amaçlı estetik müdahale olarak kabul edilir.

 

Türk Hukuk Sistemindeki Yeri

 

Hukukumuzda, estetik doktor ile hasta arasında kurulan ilişki hakkında özel bir düzenleme bulunmamaktadır.

 

Taraflar arasında ihtilaf ortaya çıkması durumunda, Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili maddelerine başvurulması gerekmektedir. Taraflar arasında bir sözleşme bulunmaması durumunda TBK’nın haksız fiile ilişkin maddeleri uygulama alanı bulacaktır. Ancak haksız fiil sorumluluğunda kusur da arandığından, taraflar arasında sözleşme yoksa hekimin kusurlu olması gerekmektedir. Estetik cerrahın, sözleşme bulunmaması durumunda culpa in contrahendo (sözleşme öncesi hukuki sorumluluk) ve vekaletsiz iş görme sorumlulukları da oluşabilir.

 

Taraflar arasında sözleşme mevcutsa, öncelikle sözleşmeye bakılmalıdır. Hasta ile doktor arasında kurulan sözleşme, doktrin ve Yargıtay’ın görüşüne göre “vekalet sözleşmesi” olarak kabul edilmektedir.

 

Estetik cerrahın, kişinin dış görünüşünde doğrudan değişiklik yarattığından, özen ve dikkat sorumluluğu diğer doktorlarla kıyaslandığında daha fazladır.  Bu nedenle, estetik cerrah ile hasta arasında kurulan ilişkinin niteliği konusunda doktrinde tartışmalar mevcuttur. Bir görüşe göre bu hususta da genel uygulama olan “vekalet ilişkisi” söz konusu olacaktır. Ağırlıklı görüş ve Yargıtay’ın genel uygulamasına göre ise, estetik cerrah ile hasta arasında kurulan sözleşme “eser sözleşmesi”dir.

 

Eser sözleşmesi, iş gören ile iş sahibi arasında yapılan, iş görenin, iş sahibinin vermeyi üstlendiği bir ücret karşılığında, belirli bir sonucu yaratmayı, bir yapıt ortaya koymayı yüklendiği bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde belirli bir sonucun yaratılması esastır. Bu sonuç, yeni bir şey ortaya çıkarma ya da varolan bir şeyin onarılması şeklinde olabilir. Oysa vekalet sözleşmesinde, böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır. Estetik cerrahların sorumluluğunun, diğer doktorlardan ayrılması da bu sebeptendir. Zira estetik cerrahlar, belirli bir sonuç ortaya çıkarmak üzere sözleşme yaparlar. Oysa diğer doktorların her yaptığı iş böyle bir sonuç ortaya çıkarmaz.

 

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2012/177 E. – 20126939 K. sayılı kararı da bu yöndedir:

 

“Yanlar arasında davacının memelerinin küçültülmesi yanında, meme başları da taşınmak suretiyle estetik bir görünüm kazandırılmasının da amaçlandığı, dolayısıyla, ameliyatı da plastik ve rekonsrüktif cerrahi uzmanı davalı doktorun gerçekleştirdiği, böylece taraflar arasında eser sözleşmesi kurulduğu anlaşılmaktadır.

           

            Eser yüklenicinin sanat ve beceriyi gerektiren, bir emek sarfı ile gerçekleştirilen sonuçtur. Yüklenicinin eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmesi, davalı yüklenicinin hem sadakat hem de özen borcunu kapsar. Burada belli bir sonucun ortaya çıkması amaçlanır. Meydana getirilen eserin iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulmuş olur. Bu bakımdan eserin fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması aranır. Aksi halde eserin ayıplı olduğu kabul edilir. Ayıplı eseri meydana getiren yüklenici ise ortaya çıkan ayıp ve eksiklerden ayıba karşı tekeffül borcu nedeniyle sorumludur. Yüklenici hangi yöntemi kullanırsa kullansın eserin ayıpsız olarak ortaya çıkması gerekir.”

 

Yargıtay 15 Hukuk Dairesi 2018/415 E. – 2018/2123 K. sayılı kararında;

 

“Davacının talebi ile davalı tarafından yapılan operasyon davacının göğüslerine güzel bir görünüm kazandırılması işlemi olup estetik bir işlem olduğu ve sonuç olarak tedavi değil güzelleşme amaçlandığından tarafların arasındaki ilişki hizmet ilişkisi değil 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisidir. Eser sözleşmesinin varlığı halinde uyuşmalığın da eser sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekmektedir. Eser sözleşmelerinin diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran en önemli farklı sonuç sorumluluğu, yani tarafların anlaşmaları doğrultusunda yüklenicinin bir sonucu meydana getirmeyi taahhüt etmesidir. Sonucu taahhüt eden yüklenici Türk Borçlar Kanunu’nun 471 maddesi uyarınca iş sahibinin yararını gözeterek özen görevini sadakatle yerine getirmek zorundadır. Yüklenicinin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alandaki işleri üstlenen basiretli bir yüklenicinin göstermesi gereken mesleki ve teknik kurallara uygun davranışları esas alınacaktır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapma, zararına olacak şeyleri yapmama anlamını da ifade eder. Eser sözleşmesinde ve somut olayda güzelleşme amaçlı estetik ameliyatta yüklenici olduğu kabul edilen doktorun yükümlülüğü taahhütlerine, tıbbın gereklerine ve iyi niyet kurallarına uygun şekilde ameliyatı yapmak, davacı iş sahibinin sorumluluğu bedeli ödemektir.”

 

Estetik Cerrahın Yükümlülükleri

 

Estetik cerrahın sorumluluğunun doğabilmesi için, taraflar arasında kurulan sözleşmenin ihlal edilmesi gerekmektedir.

 

Cerrahın borcu, hastanın istediği şekilde bir eser yaratmaktır.

 

Uyuşmazlık durumunda, hastanın, ulaşılması kararlaştırılan sonucu kanıtlaması gerekmektedir. İspatlayamazsa, objektif değerlendirmelere göre eser meydana getirme borcunun yerine getirilip getirilmediği tespit edilir. Objektif değerlendirmeyle başarılı bulunan bir sonuç, hastanın istediği sonuç olmasa da, borcun yerine getirildiği kabul edilir. Bu sebeple istenen sonucun mutlaka sözleşmede yer alması gerekmektedir.

 

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 1999/4007 E. – 1999/3868 K. sayılı kararı:

 

Davacının kolundaki dövmeyi estetik amaçla silmek için müdahalede bulunan doktor, aynı zamanda, izi tamamen yok etmeyi de, eser sözleşmesinin niteliği itibariyle taahhüt etmiş sayılır. Oysa, dosya kapsamına ve fotoğraflara göre, davacının kolunda eski durumu aratırcasına sağlıksız ve çirkin görünümlü yeni bir iz, cerrahî müdahalenin izi olarak ortaya çıkmıştır. Yapılan iş BK.nun 360. maddesi gereğince, kabule icbar edilemeyecek derecede ayıplı bir iştir.”

 

 

Estetik cerrah, anlaşılan eseri bizzat yapmakla yükümlüdür. Eseri başkasına yaptırması mümkün değildir. Zira hastanın sözleşmeyi yapma nedenlerinden biri, cerrahın kişisel yetenekleridir. Ayrıca taraflar arasında bir güven ilişkisi meydana geleceğinden, eserin bizzat yerine getirilmesi gerekmektedir.

Eserin meydana getirilmesinde başka kişilerin (hemşire, anestezi uzmanı vb) yardımından yararlanan estetik cerrah, bu kişilerin meydana gelebilecek hatalarından da sorumludur. Zira bazı işleri kendi denetimi altında kişilere de yaptırsa, cerrah işi cerrahın kendisi yapmış sayılacaktır. Bu sorumluluğun doğması için yardımcı kişinin kusurlu olması aranmaz. Hastaya zarar veren hareketlerde bulunması yeterlidir.

 

Estetik cerrah, yapılacak olan tıbbi müdahalenin süreci ve sonuçları konusunda hastayı aydınlatmalı, hastanın tüm olasılıkları bilerek karar vermesini sağlamalıdır. Bu, hastayı aydınlatma borcudur. Hastayı olası sonuçlar konusunda bilgilendirmeyen cerrahın sorumluluğuna gidilebilecektir.

 

Estetik cerrah aynı zamanda doğru tanı koymalı ve tedaviyi buna göre gerçekleştirmelidir. Ancak gerekli araştırmaları yapan ve meslekli olarak yetkin olan bir cerrahın, yanlış tanı sebebiyle sorumlu tutulması mümkün değildir. Doktorun, tanı koymada üzerine düşen her şeyi yerine getirmesi, sorumluluktan kurtulmasını sağlar.

 

Cerrahın sadakat borcu bulunmaktadır. Sadakat borcu, doktorun hastanın yararına olacak şeyleri yapma, zararına olacak şeyleri yapmama anlamını da ifade eder. Burada doktorun taahhüt ettiği yükümlülüğü yerine getirip getirmediğine, tıbbın gereklerine ve iyi niyet kurallarına uygun şekilde sonuca ulaşıp ulaşmadığına bakılmalıdır. Cerrah, hastanın çıkarlarını kendi çıkarlarının önüne koymalıdır. Gereksiz müdahalelerden kaçınmalı, tedavi sürecini gereksiz yere uzatmamalıdır.

doktor aynı zamanda özenli hareket etmelidir. Estetik cerrah, kendi alanındaki “ortalama bir cerrah”tan beklenen davranışları göstermekle yükümlüdür. Özen borcu, tüm tedavi sürecini kapsar.

 

Estetik cerrahın, tedavisini üstlendiği hastaya ilişkin bilgileri düzenli bir şekilde kayda geçirme ve bu kayıtlarla birlikte diğer belgeleri saklama yükümlülüğü bulunmaktadır.

Estetik cerrah, tedavi sırasında öğrendiği hastaya ait sırları gizli tutmalı, üçüncü kişilere açıklamamalıdır.

 

Kusur

 

Estetik cerrah ile hasta arasındaki ilişkiden, cerrah aleyhine bir sorumluluğun doğabilmesi için, cerrahın sözleşmeye aykırı  kasıt veya ihmal şeklinde kusurlu bir davranışının bulunması, bunun sonucunda hastanın bir zarara uğraması ve davranış ile zarar arasında uygun nedensellik bağının olması şartlarının gerçekleşmesi gerekir.

Estetik operasyonlarda kusur genelde ihmal şeklinde ortaya çıkmakta olup, ihmalin belirlenmesinde kıstas, özen yükümlülüğüdür. Yani ortalama bir estetik cerrahın göstereceği davranışları göstermeyen bir doktor, kusurlu kabul edilir. Örneğin yeterli hijyen koşulları sağlanmadan ameliyat yapılması durumunda doktorun kusurlu olduğu kabul edilmelidir.

Burada ispat yükü, kusurlu olmadığını kanıtlaması gereken cerrahın üzerindedir. Zira uzmanlık gerektiren bir alan söz konusu olduğundan, hastanın korunması gerekmektedir.

 

Haksız Fiil Sorumluluğu

 

Hekimin kusurlu hareketinden dolayı bir zarar doğmuşsa, sözleşmeye aykırılık yanında haksız fiil sorumluluğu da gündeme gelecektir. Zira hastanın beden bütünlüğüne ilişkin bir zarar söz konusu olduğundan haksız fiilin meydana geleceği açıktır.

 

Haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğunun söz konusu olabilmesi için, “hukuka aykırılık, kusur, zarar, illiyet bağı” şartlarının gerçekleşmesi gerekir.

 

İspat yükü ve eserin oluşmasında yardımcı kişilerin sorumluluğu açısından ele alındığında, sözleşmesel sorumluluğa dayanılarak dava açılması hastanın lehine olacaktır. Ancak taraflar arasında mevcut bir sözleşme yoksa yahut bu sözleşme hukuka aykırıysa, haksız fiil sorumluluğuna gidilmelidir.

 

Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan Sorumluluk

 

Ameliyat sırasında ortaya çıkabilecek beklenmedik durumlarda, kararlaştırılmayan müdahaleleri yapmak durumunda kalan cerrahın, vekaletsiz iş görmeden sorumluluğu doğabilecektir. Zira söz konusu müdahaleleri yaparken de özen borcu gündemde olacağından, ortalama bir cerrahtan beklenen özeni göstermek zorundadır. Estetik cerrah, hastanın müdahaleye önceden rızasının olmadığını bildiği yahut bilmesi gerektiği halde müdahaleyi gerçekleştirirse, meydana gelen tüm zararlardan sorumlu olur.

 

Tazminat

 

            Estetik cerrahın, yukarıda açıklanan sorumluluklarına aykırı hareket etmesi sonucunda, tazminat sorumluluğu doğacaktır.

Ek tedavi ve ameliyat masrafları, kusurlu müdahale nedeniyle hastanın uğradığı kazanç kaybı ve maddi geleceğinin sarsılmasından doğan zararları estetik cerrah ve hastane tazmin etmek zorundadır.

Hastanın ölmesi durumunda, yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakları da mevcuttur.

Hastanın aynı zamanda uğradığı zarar sonucu manevi tazminat talep etme hakkı da mevcuttur.

 

SONUÇ        

 

Estetik cerrah ile hasta arasında kurulan sözleşme ilişkisi eser sözleşmesi olarak nitelendirilmektedir. Doktorun bu sözleşme gereği uyması gereken birtakım kaideler mevcuttur. İşi bizzat kendisi yapmak, özen ve sadakat yükümlülüğü gibi. Bunlara uyulmaması durumunda doktorun sözleşme sorumluluğu ya da haksız fiil sorumluluğuna göre tazminat talep edilmesi mümkündür.

 

Av. Öykü TÜRKOĞLU