LÜTUF ÖDEMESİ (EX GRATİA) NEDİR?
Dünya sigorta literatüründe ex gratia olarak bilinen lütuf ödemesi sigorta şirketlerinin sigortalıları için teminat kapsamına girmeyen ya da teminat kapsamında olup olmadığı tartışmalı olan hasarlarda yaptığı ödemelerdir. Lütuf ödemesi, hasarın tamamını veya bir kısmını karşılayabilir.
Sigorta şirketleri için rizikonun gerçekleşmesi durumunda rizikonun poliçede yer alan teminatların kapsamında olup olmadığı önemli bir durumdur. Zira poliçede yer alan teminatların kapsamında bir riziko gerçekleştiğinde sigorta şirketi sunduğu teminat dâhilinde ödeme yapmakla yükümlü olacaktır. Ancak bazı durumlarda sigorta şirketleri poliçede yer alan teminat dışında kalan hasarları da karşılayabilir. İşte bu kapsam dışı ödemeleri “lütuf ödemesi” (Ex Gratia) adı altında yapmaktadır.
Sigorta şirketinin lütuf ödemesi kapsamında hasarı karşılaması genelde sigorta şirketinin, kendi sigortalıları ile içinde bulunduğu iyi ilişkilerini koruma ve devam ettirme, müşterini kaybetmeme yahut ticari itibarını koruma düşüncesine dayanabilmektedir. Sigortalının uzun yıllardır o sigorta şirketinin sigortalısı olması, sigorta şirketinin pek çok ürününü satın alıyor olması gibi nedenler de lütuf ödemesine zemin hazırlayabilmektedir. Sigortalanan kişinin her yıl yüksek prim ödemesi, birçok dalda şirketten hizmet alıyor olması, sigorta şirketlerinin lütuf ödemesi yaparken dikkat ettiği durumlardan biridir.
Sigorta şirketleri itibarları ve müşteri portföylerini kaybetmemek adına yönetim kurulu kararı ile lütuf ödemesini gerçekleştirirler ve bunu aktif azaltıcı bir işlem olarak görmezler.
Belirtmek gerekir ki, teminat dışında kalan sebeplere dayalı ödeme yapan, bir başka deyişle lütuf ödemesi gerçekleştiren sigorta şirketleri rücu hakkını kaybeder. Sigorta şirketinin, teminat harici rizikolar neticesinde meydana gelen zararı tazmin etmesi durumu poliçe kapsamında bir ödeme olarak kabul edilmemekte, dolayısıyla sigorta şirketinin halefiyete bağlı üçüncü kişilere rücu davası açma hakkının ilk koşulu olan “poliçe kapsamında ödeme yapma” durumu gerçekleşmediğinden, halefiyete bağlı olarak üçüncü kişilere karşı talepte bulunma hakkı da ortadan kalkmaktadır.
Nitekim Yargıtay’ın da lütuf ödemesinin varlığı halinde üçüncü kişilere rücu hakkına dayalı dava açılamayacağına yönelik birçok içtihadı bulunmaktadır;
“Sağlık Sigortası Genel Şartları’nın 2/b. maddesinde, “cürüm işlemek veya cürme teşebbüs” nedeniyle sigortalıların sigorta süresi içinde hastalanmaları ve/veya herhangi bir kaza sonucu yaralanmalarının teminat dışı hallerden sayıldığı; davacı sigortalısının yaralandığı olayın öncesinde yaşanan ilk olay nedeniyle davalı oteline geldiği, davalı mallarına zarar verdiği ve olayda sigortalının da “cürüm ve cürme teşebbüs” mahiyetinde eylemlerinin bulunduğu; davacının ödeme yapmasına yol açan sigortalı yaralanmasının da bu olay esnasında meydana geldiği; sigortalının zararının teminat dışı olduğu ve davacı ödemesinin lütuf ödemesi niteliği taşıdığı dikkate alındığında, davacının ödediği bedel için davalıya rücu hakkının bulunmamasına göre; davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA…” (YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/3730 K. 2019/6330 T. 20.5.2019)
“Somut olayda, davacı tarafından, sigortalının … olduğu ZMSS poliçesi ile teminat altına alınan aracın yaptığı tek taraflı kaza sonucunda, araçta bulunan ve davalı/sigortalı Beliman’ın eşi olan … vefat etmiş olup, açılan hasar dosyası kapsamında alınan aktüer raporu doğrultusunda ve konuya ilişkin poliçe ve sair belgeler incelenmek sureti ile davalı/sigortalı …’e (eşinin vefatı nedeni ile destekten yoksun kalma tazminatı olarak) 90.097,82 TL ödeme yapılmış ve …’in aracın işleteni olduğu, yapılan ödemenin sehven yapıldığı ileri sürülerek, ödemenin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak iadesi talep edilmiştir. Davacı … ancak sigorta poliçesi çerçevesinde ödeme yapmakla yükümlü olup, kendisi tarafından düzenlemiş olan poliçeye dayalı olarak ödeme yaparken basiretli bir tacir gibi davranarak gerekli incelemeyi yapması gerekirken bu şekilde davranmamış ve poliçe teminatında olmayan bir ödemeyi iradi olarak gerçekleştirmiştir.
Her ne kadar TBK’nın 78/1 maddesi “Borçlanmadığı edimi kendi isteğiyle yerine getiren kimse, bunu ancak, kendisini borçlu sanarak yerine getirdiğini ispat ederse geri isteyebilir.”hükmünü havi ise de, davacı … şirketinin, kendi düzenlemiş olduğu poliçeye dayalı olarak yaptığı ödemeyi “kendisini borçlu sanarak” yapmış olduğunu ileri sürmesi mümkün değildir.
Bu durumda, poliçede teminat dışı kaldığı halde yapılan ödemenin lütuf (ex gratia) ödemesi olarak değerlendirilmesi gerektiği ve bu ödemenin davacı … şirketine sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak talep hakkı vermeyeceği dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.” (YARGITAY 17. HUKUK DAİRESİ E. 2016/12674 K. 2019/4847 T. 16.4.2019)
Av. Mahur ÖZDARENDELİ