Yayımlarımız

YABANCI MAHKEME KARARLARININ TANIMA VE TENFİZİ

unnamed (1)

Yabancı ülkelerde yapılan yargılama sonucu verilen hükme dayanarak, bu kararın Türkiye’de hiç bir işleme gerek kalmaksızın tanınıp icra edilmesi, yani tanıma ve tenfizi mümkün değildir. Yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi kanun koyucu tarafından bir takım şartlara tabiidir. Yabancı mahkeme kararlarının tanınması ve tenfizini hukuki yararı bulanan üçüncü kişiler tarafından dahi talep olunabilir. Tanıma ve tenfiz davalarına bakan mahkeme sadece kanunda aranan şartların yerine getirilip getirilmediğine bakabilir, başkaca bir inceleme yapamaz. Yabancı mahkemelerde verilen kararlar kısmen veya tamamen yerine getirildiği veya yerine getirilmesinde bir engel ortaya çıktığı durumlarda tanıma ve tenfiz talepleri mahkemece reddedilecektir. Ancak kısmen yerine getirilen konuların yerine getirilmeyen kısmı için tanıma ve tenfiz davaları açılabilir. Tarafların sulh olduklarında ve bu husus mahkeme kararı haline geldiğinde de tanıma ve tenfiz davası açılabilir.

  • TANIMA

Tanıma, yabancı bir ülke mahkemesince verilen kararın ülkemizde kesin hüküm teşkil etmesidir. Kesin hüküm, uyuşmazlığın nihai olarak kara bağlanıp, bir daha aynı konu hakkında mahkemeye başvurulamayacağı ve verilen karara karşı başvurulabilecek kanun yollarının tüketilmiş olması anlamına gelmektedir. Yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi için öncelikle kararın verildiği ülke hukukuna göre mahkeme ilamı kesinleşmiş olması gerekmektedir. Bir kez tanıma kararı alındıktan sonra, aynı konu hakkında ülkemizde dava açılamaz, açılsa bile kesin hüküm itirazı ileri sürülerek itiraza konu edilmektedir. Ayrıca, yabancı mahkeme kararlarının tanınması durumunda, ülkemizde açılan davalarda bu husus kesin delil niteliğinde olacaktır.

  • TENFİZ

Bazı hallerde, yabancı mahkeme kararlarının ülkemizde sadece tanınmış olması yetmemekte, aynı zamanda hükmün icra edilmesi gerekmektedir.  İcra edilmesine tenfiz denmektedir. Yabancı mahkeme kararlarının tenfiz edilmesi durumunda karar aynı zamanda tanınmış da olacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, tenfiz sadece eda davalarında mümkün olup, tespit ve inşai davalarda mümkün değildir. Tespit davası sadece davaya konu olayın varlığının, yokluğunun veyahut içeriğinin belirlenmesinden oluşmaktadır. İnşai davalar ise yeni bir hukuki durumun saptanması, mevcut olan bir hukuki durumun ortadan kaldırılması veya içeriğinin değiştirilmesidir. Eda davalarında ise bir şeyi yapma, yapmama  veya verme konu edilebilmektedir. Görüleceği üzere, doğası gereği inşai ve tespit davalarında sadece tanıma zorunluluğu doğmakta olup, eda davalarında hem tanıma hem de tenfiz gerekmektedir.

Tenfiz davasına birden fazla taşınmaz mal konu olduğunda dava, taşınmazlardan birinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabilmektedir. Fakat dava konusu taşınmazların bir veya birkaçı yabancı ülkede olduğu durumlarda dava, Türkiye’de bulunan taşınmazların tabi olduğu mahkemelerde açılmalıdır.

  • ARANAN ŞARTLAR

Yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi talep edilebilmesi için öncelikle ortada bir yabancı mahkeme kararının olması ve yukarıda anlatıldığı üzere bu kararın kesinleşmiş olması zorunludur. Kararın verildiği ülkenin milletlerarası alanda tanınıp tanınmadığının bir önemi yoktur. Verilen kararın geçerli bir mahkeme kararı niteliği taşıyıp taşımadığı kararın verildiği ülke hukukuna göre tespit edilmektedir. Eğer yurt dışında alınan karar, o ülke hukukuna göre mahkemeden değil de farklı bir organ/kuruluş tarafından veriliyor ise, bu durumda kararın tanıma ve tenfizi, verilen kararın yargı organlarınca denetlenmesi ve onaylanması durumunda gerçekleşebilecektir. Tanıma ve tenfiz sadece özel hukuk davaları için açılabilir, ceza ve idare mahkemelerince verilen kararlar için açılamaz. Hatta tazminata hükmedildiği durumlarda, tazminat cezalandırma amacı taşıyor ise yine tanıma ve tenfize tabi olmayacaktır.

a) Tenfiz açısından

Kanun koyucu, bir yabancı mahkeme kararının tenfiz edilebilmesi için kararı veren ülke ile Türkiye arasında kanuni, fiili veya milletlerarası antlaşmalara dayanan bir karşılıklı işlem şartının varlığını aramaktadır. Tenfiz davasına bakan hakim, iki ülke arasında karşılıklı işlemlerde bulunacaklarına dair mevcut bir antlaşma olup olmadığını incelemek zorundadır.

Şayet bir yabancı mahkeme kararı ülkemizde tenfiz edilmek istenirse, verilen kararın kamu düzenimize açıkça aykırılık teşkil etmemelidir. Burada kararın içeriğinin değil kararın icra edilmesinde aykırılık olup olmadığı aranmaktadır. Bu hususu hakim re’sen (kendiliğinden) taraflar ileri sürmese daha incelemek zorundadır.

Hükmü veren mahkeme taraflardan birinin savunma hakkını ihlal ederse, Türk mahkemelerinde bu husus itiraz olarak ileri sürüldüğü takdirde, tenfize karar verilemeyecektir. Şöyle ki; hükmü verene mahkeme tarafları usulüne uygun bir şekilde çağırmalıdır, temsil hakkını elinden almamalıdır veya kanuna aykırı olarak kişinin gıyabında (yokluğunda) karar vermemelidir, aksi halde savunma hakkı ihlal edilmiş olacaktır. Burada savunma hakkı Türk hukukuna göre değil, kararın verildiği ülke mevzuatına göre incelenecektir. Kararı veren ülke mevzuatına göre uygun olup da, ülkemiz hukukuna göre savunma hakkı ihlal edilmiş ise, tenfiz talebi ancak şartları gerçekleşiyor ise kamu düzenine aykırılık teşkil ettiği gerekçesi ile reddedilebilir, aksi halde kabul olunmak zorundadır.

b) Tanıma açısından 

Kanunkoyucu, yabancı mahkemelerinin tanınması için yanlızca üç şartı aramaktadır. Bunlar: yabancı ülkede verilen kararın ülkemizde kamu düzenine aykırılık teşkil etmemesi, yetkiye ilişkin şartın gerçekleşmiş olması ve savunma hakkının ihlal edilmemiş olmasıdır. Yabancı mahkeme kararı bu üç şarta uygun olduğu durumlarda ayrıca Türk mahkemelerinde kesin hüküm ve kesin delil olarak değerlendirilecektir. Eğer karar, bu üç şartı aynı anda içinde barındırmıyor ise, bir başka davada delil olarak ileri sürüldüğünde, değerlendirmek hakimin takdirinde olacaktır.

  • GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi davalarında karar aile hukukuna ilişkin ise aile mahkemesi, ticari davalarda asliye ticaret mahkemesi ve diğer davalarda asliye hukuk mahkemesi görevlidir.

Yetkili mahkeme ise, kime karşı tenfiz davası açılacak ise o kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa kişinin oturma yeri mahkemesi, her ikisi de yoksa Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden biridir.

  • ZAMANAŞIMI

Yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi talebinde bulunulduğunda, kararın verildiği ülkede mahkeme ilamının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı araştırılması gereken bir husustur. Zamanaşımı süresinin hesaplanmasında ise Türk hukuku uygulanmaktadır. Mevzuatımıza göre de, alınan tanıma veya tenfiz kararları 10 yıl içinde icra edilmez ise verilen karar zamanaşımına uğramış olacaktır. 10/05/2020

Av. Özgür DOĞAN

gözetiminde

Stj. Av. Zeynep TELEF