Türk Medeni Kanunun 335. Maddesinde düzenleme gereğince 18 yaşını doldurmamış çocukların velayeti anne ve babaya ait olup bu velayet hakkını ortak kullanırlar. Evlilik birliğinin boşanma ile sonuçlanması halinde , uygulama da görülen en büyük problemlerden biri ortak çocuğun velayetinin kimde kalacağı meselesidir. Uygulama da boşanma davalarında kadın ve erkeğin boşanmaya ilişkin tüm problemlerde uzlaşıya varmalarına rağmen velayet konusunun çözümünde problem yaşadıkları sıklıkla gözlemlenmektedir. Bu konuda yasal mevzuat ve mahkemelerin temel olarak esas aldıkları kriter tarafların menfaati olmayıp ‘’çocuğun üstün menfaatinin korunması’’ dır. Yani esas olan ortak çocuğun yasalar önünde korunmasının sağlanmasıdır. Her boşanma davasına konu olayda farklılık göstermekle birlikte çocuğun yaş durumuna göre velayet konusuna açıklık getirmek gerekir ise ;
Ortak çocuğun 0-3 yaş aralığında olması durumlarda ; temel uygulama çocuğun velayetinin anneye verilmesine yöneliktir. Zira bu dönem aralığında çocuğun anne bakımına muhtaç olduğu ve çocuğun üstün menfaatinin bunu gerektirdiği tartışmasızdır. Çocuğun menfaati ile açık bir şekilde çelişmediği durumlarda vekalet anneye verilmekle birlikte çocukla babanın kişisel münasebet kurması yine mahkemece değerlendirilerek uygun bir düzenleme getirilmektedir.
Ortak çocuğu 3-7 yaş aralığında olması durumunda ; uygulama yine çocuğun velayetinin anneye verilmesi olmakla birlikte istisnai olarak velayetin babaya verildiğine ilişkin mahkeme kararlarına rastlanmaktadır. Bu yaş aralığında özellikle annenin çocuğa zarar verecek derece de düşkün hayat sürmesi , çocuğun gelişimini olumsuz etkileyen etkenlerin anne ve ailesinde görülmesi , babanın anneye göre çocuğun menfaatine çok daha uygun imkanları sağlaması , velayetin belirlenmesinde kriter olarak ele alınmaktadır.
Ortak çocuğun 7-12 yaş aralığında olması durumunda mahkeme velayet konusunda karar vermeden önce mutlaka pedagogtan çocuğun velayetinin kime verilmesinin daha uygun olacağı yönünde rapor almaktadır. Pedagoglar söz konusu raporları velayete konu çocuk, anne ve baba ile görüşüp düzenlemektedir. Ancak uygulamada ne yazık ki pedagog bu raporu çocuk ile adliyede ayrılmış görüşme odalarında yaptığı kısa görüşlere bağlı olarak elde ettiği bilgiler ışığında düzenlemektedirler. Bu tarz bir uygulama yerine pedagoglara daha geniş bir zaman aralığı tanıyarak çocuğun gerek anne de gerekse de baba da kaldığı dönemlerdeki yaşamını anne ve babası ile ilişkilerini gözlemleyerek düzenleyecekleri bir raporun daha sağlıklı olacağı izahtan varestedir.
Ortak çocuğun 12-18 yaş aralığında olması hallerinde , pedagog raporuna ek olarak ülkemizin de taraf olduğu ‘’Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine’’ düzenlemelerine göre hakimin karar vermeden önce mutlaka çocuğu dinlemesi gerekmektedir. Burada çocuğun velayetinin anne de mi babada mı kalmasını istemesi başlı başına belirleyici bir kriter olmayıp hakimce dikkate alınacak önemli kriterlerdendir.
Özetle boşanma davalarının en büyük meselelerinden birini oluşturan velayet konusunda esas alınacak çocuğun üstün menfaatinin korunmasıdır. Anne ve babanın kendi aralarında yaşadıkları problemlere çocuğu da dahil edip bu durumu bir çekişmeye dönüştürmeleri ortak çocuğa verilecek en büyük zararlardan biridir. Yasal mevzuat gereğince boşanma davasında vekalet kime verilirse verilsin diğer taraf ile çocuğun kişiler menfaat kurması düzenlenecektir. Kaldı ki boşanma davasında velayetin anne ya da babaya bırakılması çocuğun reşit olana kadar velayeti konusunda verilmiş son karar olmayıp koşulların değişmesi yahut çocuğun zarar gördüğünün anlaşılması durumlarında velayetin değiştirilmesi için her zaman dava yoluna gidilmesi ve hakim denetimi istenmesi mümkündür.03.05.2020
AV.ÖZGÜR DOĞAN