GİRİŞ
Çekişmeli boşanma davalarında kullanılan deliller, hukuka aykırı yolla elde edilmişse hükme esas alınamamaktadır. 01.10.2011’de yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İspat hakkı” başlığını taşıyan 189/2. maddesinde;
“Hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan deliller mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınamaz.” hükmü ile açıkça hukuka aykırı olarak elde edilmiş delilerin ispat gücü olmayacağı kabul edilmiştir.
Bu durumda, taraflarca elde edilen delillerin elde ediliş biçimi, mahkeme tarafından re’sen göz önüne alınır ve taraflardan birinin itirazı olmasa dahi söz konusu delil değerlendirmeye alınmaz.
Hukuka aykırı delillerden biri de, özel hayata haksız müdahale yolu ile elde edilmiş delillerdir. Sadece bireyin kendisini ilgilendiren özel alanına hiçbir şekilde müdahale edilemez. Bir delilin mahkemece kabul edilmesi için, o delilin usulsüz ve hukuka aykırı olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesi şarttır.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2012/23195 E. – 2013/698 sayılı kararında buna vurgu yapılmıştır:
“Bir delinin mahkemece kabul edilmesi için, gerek öğretide yer alan ağırlıklı görüş, gerekse de Hukuk Genel Kurulu Kararlarında ortaya konulan ölçüt; o delilin usulsüz olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesidir. Vurgulanmalıdır ki, bir delilin usulsüz olarak elde edilmesi ayrı, usulsüz olarak yaratılması ayrı bir olaydır. Usulsüz olarak elde edilen bir delil somut olayın özelliğine göre değerlendirilebilirse de; usulsüz olarak yaratılan bir delilin hiç bir şekilde delil olarak kabulü olanaklı değildir.”
Facebook-Instagram ve Whatsapp gibi Sosyal Paylaşım Platformlarına ve Cep Telefonu Mesajlaşmalarına Ait Ekran Görüntülerinin Delil Niteliği
Söz konusu sosyal paylaşım sitelerine ait ekran görüntüleri, yalnızca hesabın sahibi ya da sayfayı görüntülemesine izin verdiği kişilerce (paylaşım ortamındaki arkadaşlarınca) delil olarak kullanılabilir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/14742 E. – 2017/2577 K. sayılı kararı da bu yöndedir:
“Ayrıca, sosyal medya hesaplarında yapılan paylaşımların, ancak hesabın sahibi veya aynı paylaşım ortamında ( facebook/WhatsApp ) bulunan kişilerce delil olarak kullanımının mümkün olduğu düşünülebilecektir.”
Ancak, bu elektronik ortamda elde edilen deliller, eğer karşı tarafça kabul edilmemişse yani bu delillerin gerçek dışı olduğu iddia edilmişse, hükme esas alınabilmesi için diğer delillerle desteklenmesi gerekmektedir. Bu deliller, tek başına hükme esas alınamaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/17151 E. – 2018/5463 K. sayılı kararında:
“kadın tarafından sunulan belge içeriğine göre davalı erkeğin başka kadınlarla facebook ve Outlook hesaplarından mesajlaştığı” gerekçesiyle, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı erkeğin tamamen kusurlu olduğu kabul edilerek, davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’ilerine karar verilmiştir. Elektronik ortamdaki fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcılar, diğer delillerle desteklendikleri takdirde “delil” olarak hükme esas alınabilir. Bu veriler tek başına vakıaların ispatına yeterli değildir. Davacı kadın tarafından davalı erkeğe ait olduğu ileri sürülen yazışmalar dosyaya sunulmuş, davalı erkek söz konusu hesaplarla bir ilgisinin olmadığını savunmuştur. Hükme esas alınan elektronik elde edilen yazışma içeriklerinin yer aldığı belgede yer alan yazışmaların davalı erkeğe aidiyetine dair, kadının iddiası dışında herhangi bir delil bulunmamaktadır. Kim tarafından oluşturulduğu ve yazışmalarda geçen muhatapların kim olduğu belli olmayan, internet ortamı üzerinden yapılan görüşme kayıtları tek başına vakıaların ispatında dikkate alınamaz.”
Elektronik ortamdan elde edilen kayıtların karşı tarafa ait olduğu kesin olarak ispatlanmalı ya da bu kayıtlara karşı çıkılmaması gerekmektedir.
Yargıtay 2 Hukuk Dairesi 2010/7937 E. – 2011/9200 K. sayılı kararı:
“Davalı-davacı ( kadın ), kocasının elektronik haberleşme şifresini bildiğini kabul ettiğine göre, kocanın bilgisayarından elde edilip CD’ye aktarılan elektronik haberleşmeye ilişkin “msn” kayıtlarının, kocaya ait olduğu kesin olarak ispatlanmadıkça; güvenli olmayan elektronik ortamdan elde edilen bu kayıtların gösterdiği olgular kocanın aleyhine kanıt oluşturmaz.”
Elektronik ortamda elde edilen delillere karşı çıkılmamışsa, bu durumda hükme esas alınabileceklerdir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/22511 E. – 2013/8420 K. sayılı kararı:
“sunulan fotoğraflar, davalı tarafından karşı konulmayan bilgisayar çıktıları ve tanık beyanlarıyla, davalının asistanı olarak çalışan S.’le karı-koca gibi birlikte yaşadığı gerçekleşmiştir.”
Taraflardan Birine Ait Günlük vb Belgelerin Delil Niteliği
Boşanma davası, özel hayata ilişkin olduğundan, usulsüz olarak elde edilen delilin somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerekir. Aynı evi paylaşan evli çiftlerin, müşterek yaşamı sürdürdükleri yerde bulmuş oldukları günlük vb delil niteliği taşıyan eşyaların hukuka aykırı olarak elde edildiği düşünülemez. Zira müşterek konutu paylaşan çiftlerin birbirine karşı gizli mekanı olmayacağı gibi, bu delil niteliği taşıyan eşyayı saklayan eşin de, diğer eşin bunu bulma ihtimalinin olduğunun farkında olduğu açıktır.
Yargıtay H.G.K.’nun 25.9.2002 tarih ve 2002/2-617 E. 2002/648 Sayılı kararı da bu yöndedir:
“öncelikli olarak özel hayatın gizliliğinin korunmasının esas olduğu; ancak somut olayın özelliğinin bu genel görüşten ayrılmayı gerektiren istisnalar içerdiği; kullanılan deliller çalınmış, tehdit ya da zorla elde edilmiş ise burada hukuka aykırılığın olacağı, hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş delillerin ise yasak bir delil olarak değerlendirilemeyeceği; boşanma davasının zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir dava olduğu ve kocanın eşi ile birlikte yaşadıkları mekanda ele geçirdiği eşine ait fotoğrafları, not defterini veya mektupları mahkemeye delil olarak verilmesi halinde, bu deliller hukuka aykırı yollardan elde edilmediğinden mahkemede delil olarak değerlendirileceği; aynı evde yaşayan kadının, kocanın bu delilleri ele geçirilebileceğini bilebilecek durumda olduğu, kocanın yatak odasındaki bir dolabın içinde ya da yatağın altında kadın tarafından saklanan bir not defterini ele geçirmesinin, bu mekan eşlerin müşterek yaşamlarını sürdürdükleri bir yer olduğundan kadın için gizli mekan kabul edilemeyeceği; hiç kimsenin evindeki bir mekanda bulduğu bir delili hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş sayılamayacağı, özel hayatın gizli alanlarının, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebileceği…”
Ses Kayıtlarının Delil Niteliği
Hukuka aykırı şekilde elde edilen ses kayıtlarının hükme esas alınması mümkün değildir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/19097 E. – 2016/12155 K. sayılı kararı:
“hakaret eylemleri erkek tarafından oluşturulan ses kaydına ilişkin cd çözüm tutanağında yer almaktadır. Hukuka aykırı nitelikteki bu delil dikkate alınamaz.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/13682 E. – 2018/4285 K. sayılı kararı:
“kusur olarak yüklenilmişse de mahkemece hukuka aykırı olarak elde edilmiş ses kaydına dayanarak davalı kadına kusur yüklenemez.”
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/34 E. – 2017/6403 K. sayılı kararı:
“Mahkemece davacı-karşı davalı kadının boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının ise reddine karar verilmiştir. Mahkemece davacı-karşı davalı kadın tarafından sunulan ses kaydı kusur belirlemesinde dikkate alınmış ise de, ses kaydının hukuka aykırı olarak elde edilmesi sebebiyle hükme esas alınması mümkün değildir.”
Aynı zamanda casus program ile elde edilen görüşme ve mesajlaşma kayıtları da hukuka aykırı delil olduğundan mahkeme tarafından dikkate alınmaz.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2015/26918 E. – 2017/6688 K. sayılı kararı:
“davalı erkeğin eşinin telefonuna casus program yükleyerek ele geçirdiği ses kayıtları hukuka aykırı delil niteliğinde olup kusur belirlemesinde dikkate alınamaz.”
Tarafların İkrarı
Kural olarak, anlaşmalı boşanma dışında ikrar, aile hakimini bağlamaz. Ancak Yargıtay’a göre, tarafların boşanmayı sağlamak amacını taşımayan ikrarlarına dayalı olarak hüküm kurulabilir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/3936 E.- 2012/20545 K. sayılı kararı:
“Davalı koca başka kadınlarla ilişki kurarak sadakatsiz davrandığını kabul etmiş, ama defalarca özür dilediğini, pişman olduğunu açıklayarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı kocanın maddi olayların varlığına ilişkin kabulü sırf boşanmayı sağlamak amacına yönelik olmayıp, maddi olayların varlığı konusunda başkaca kanıt aramaya gerek olmadığı gözetilerek boşanmaya karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.”
SONUÇ
Bir delilin mahkemece kabul edilmesi için, o delilin usulsüz ve hukuka aykırı olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesi şarttır. Boşanma davaları, niteliği itibariyle özel hayata ilişkin olduğundan, taraflardan birine ait günlük gibi eşyaların delil olarak kabulü mümkünken; ses kayıtları ve casus program yoluyla elde edilen deliller kesinlikle hükme esas alınamaz. Facebook gibi sosyal paylaşım platformlarına ait ekran görüntüleri ise, yalnızca hesabın sahibi ya da sayfayı görüntülemesine izin verdiği kişilerce delil olarak kullanılabileceği gibi, şayet kişi bu bilgilerin kendine ait olduğunu kabul etmezse, bu durumda bu delil yalnızca başka delillerle desteklenmesi durumunda kabul edilebilir. Tarafların ikrarı ise, kural olarak aile hakimini bağlamamakla birlikte, bunun istisnası olarak boşanma amacını taşımayan ikrarın değerlendirilmesi gerekmektedir.
Av. ÖYKÜ TÜRKOĞLU