Yayımlarımız

2918 SAYILI KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU’NUN YER BAKIMINDAN UYGULAMA ALANI

2918 SAYILI KARAYOLLARI TRAFİK KANUNU’NUN YER BAKIMINDAN UYGULAMA ALANI

1. Kazanın Meydana Geldiği Yer Karayolu Olmalıdır.

Meydana gelen olayın trafik kazası olabilmesi ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun uygulama alanı içerisine girebilmesi için kazanın karayollarında meydana gelmesi veya karayolu sayılan ve yasa kapsamında bulunan bir yerde meydana gelmesi gerekmektedir. Aksi durumda uyuşmazlık Türk Borçlar Kanunu hükümlerine göre çözümlenir.

2918 sayılı Yasanın 3. Maddesinde karayolunun tanımı, “Trafik için, kamunun yararlanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve alanlardır.” Şeklinde yapılmıştır. Aynı Yasanın 2. Maddesine göre ise 2918 sayılı kanun karayollarında uygulanır. Ancak aksine bir hüküm yoksa;

a-) Karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler ile,

b) Erişme kontrollü karayolunda ve para ödenerek yararlanılan karayollarının kamuya açık kesimlerinde ve belirli bir karayolunun bağlantısını sağlayan deniz, göl ve akarsular üzerinde kamu hizmeti gören araçların, karayolu araçlarına ayrılan kısımlarında da Bu Kanun hükümleri uygulanır.

2.Karayolu Sayılan ve Yasa Kapsamında Bulunan Yerler Nelerdir?

Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 2. maddesinde bu Kanunun, karayollarında uygulanacağı belirtildikten sonra, bu kural biraz daha genişletilerek aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarındaki durumlarda da uygulanabileceği öngörülmüş; karayolu tanımına girmediği halde genel trafiğin kullanımına açık olan yerler “karayolu gibi” kabul edilmiştir.

Anılan yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmadığını da belirtmek gerekir. Bu açıdan köy, orman, dağ, bağlantı sağlayan tarla ve yayla yolları da karayoludur.

Tüm bunlara ek olarak, 2918 sayılı KTK madde 104, 105 ve 106 kapsamında bazı yerler dolaylı olarak karayolu olarak değerlendirilmiş ve bu kanun hükümlerine tabi tutulmuştur. İlgili kanun maddelerinde belirtilen bu yerler KTK madde 104 uyarınca galeri, park yeri, tamirhane ve benzeri yerler, diğer bir deyişle motorlu araç ile ilgili mesleki faaliyet gösteren yerler, KTK madde 105 uyarınca yarış parkurları ve KTK madde 106 uyarınca devlete ait araçların görev nedeniyle bulundukları yerlerdir.[1]

Yargıtay 17. H.D.’nin 2015/17649 E., 2016/11239 K. ve 06/12/2016 T. kararında[2]; “(…) motorlu araç tarafından karayolunda meydana getirilmiş olması zorunludur. Zira, K.T.K.’nın 2.maddesinde bu Kanunun, karayollarında uygulanacağı açıklanmış ve aynı maddenin (a) ve (b) bentlerinde tadadı olarak sayılan yerlerde de bu kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. O halde, motorlu aracın Karayolu olmayan veya karayolu sayılan yerlerden olmayan herhangi bir yerde oluşturduğu rizikolar sonucu oluşan zararlardan işletenin sorumluluğu K.T.K.’nın 85/1.maddesi hükmüne tabi olmayacağı gibi…” şeklinde karar vererek, karayolu olarak kabul edilmeyen bir yerde vuku bulan kazanın trafik kazası olarak nitelendirilmeyeceği ve dolayısıyla 2918 sayılı KTK hükümlerine tabi tutulmayacağı belirtilmiştir.

Yargıtay, tarım arazisinde meydana gelen kaza ile ilgili olarak kaza yerinin karayolu ya da bağlantı yolu olup olmadığının net olarak belirlenmesi gerektiğine karar vermiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, E. 2015/3899, K. 2017/9550, T. 24.10.2017 künyeli kararı; “Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davaya konu kazanın karayolu dışında tarım arazisinde meydana gelmesinden dolayı davacı zararının poliçe teminatı dışında kaldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir…yasal düzenlemeler gereğince kamunun yararlandığı tüm yollar karayolu tanımı içindedir. Bu açıdan karayolunda taşıt trafiğine kamu yönetimince izin verilip verilmemesi önemli olmayıp fiilen bu amaçla kullanılması yeterlidir. Yine karayolu zemininin asfalt, beton, taş veya toprak olması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. Bu açıdan köy, orman, dağ, tarla ve yayla yolları da karayoludur. Somut olayda davalı … şirketi, kaza yerinin karayolu olmadığını, bu nedenle rizikonun teminat kapsamında bulunmadığını savunmuş, mahkemece kazanın karayolu dışında tarım arazisinde meydana geldiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Davaya konu kazanın meydana geldiği yer ile ilgili kesin bir belirleme yapılmamış, dosya kapsamındaki belgelerde kaza yerinin domates tarlası olarak geçtiği görülmüştür. Karayolu tanımı 2918 sayılı yasanın 2. 3 maddelerinde yapılmıştır. O halde, mahkemece kaza yerinin 2918 sayılı yasada sayılan, karayolu ya da bağlantı yolu olup olmadığının belirlenmesi için, yerinde keşif yapılmak suretiyle yukarıdaki açıklamalar ışığında sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı karar verilmesi doğru görülmemiştir.”

Yargıtay, trafik kazasının mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edileceği hususunu vurgulanmış, verdiği bir kararda tarlada meydana gelen bir kaza ile ilgili olarak, tarlanın karayolu ile bağlantısı bulunduğunu ve bu sebeple kazanın meydana geldiği yerin karayolu sayılan yerlerden olduğunu gözeterek zararın sigorta teminatı kapsamında olduğuna karar vermiştir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi E.2016/8717, K.2019/4077, T.03/04/2019 künyeli kararı; “Somut olayda; davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olan traktör tarla içerisinde iken devrilmiş ve araç sürücüsü olan …vefat etmiştir. Davacılardan Güllü’nün eşi, diğer davacıların babası olan müteveffanın desteğinden yoksun kalındığı gerekçesiyle destekten yoksun kalma tazminatının tahsili talep edilmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere; Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir. Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği yerin (tarlanın) karayolu ile bağlantısı bulunmaktadır. 2918 sayılı KTK’nun 2. maddesi gereğince karayolu bağlantısı olduğundan kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerdendir. Bu nedenle meydana gelen zarar teminat kapsamındadır. Bu durumda zararın teminat kapsamında olduğu kabul edilerek toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

 İnşaat şantiye alanlarında meydana gelen kazaların trafik sigortası kapsamında olduğuna dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi E. 2017/1405 K. 2018/1628 T.27.12.2018 sayılı kararı; “Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesine, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; dava konusu kazanın istinaf yasa yoluna başvuran … Sigorta A.Ş’nin iddia ettiği gibi şantiye sahası içerisinde meydana geldiği kabul edilse dahi, kazaya karışan araçların nitelikleri gözetildiğinde, şantiye sahasının karayolu ile bağlantısı olmayan bir alan olmasının mümkün bulunmamasına, bu durumda da kazanın karayolu sayılan yerde meydana geldiği ve trafik kazası niteliğinde bulunduğu şeklindeki değerlendirmede herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediğine göre; davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazları yerinde olmadığından, HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.”

 Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2011/17-499 K. 2011/557 T. 28.9.2011 sayılı kararına[3] konu olayda, fabrika ambarında iki aracın çarpışmasıyla meydana gelen kaza nedeniyle sigorta şirketi ödeme yapmaktan kaçınmış, ancak Yargıtay sigortacının ödeme yapmasına karar vermiştir; Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmez; karayolu ile bağlantısı olan, kara yolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de kaza, kara yolunda meydana gelmiş kabul edilir. Davaya konu trafik kazasının meydana geldiği fabrika sahası 2918 sayılı KTK m.2/a gereğince karayolu ile bağlantılıdır; bu yere özel izinle girilmesi, özel güvenliği olması KTK m.2’nin uygulanmasına engel değildir ve kazanın meydana geldiği yer karayolu sayılan yerlerden olduğundan somut olaya Kara yolları Trafik Kanunu uygulanır.”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında, bir kamu kurumunun araçlara ayrılan park yeri veya bahçesi, iki kara parçasını birbirine bağlayan köprüler, bir işyerinin, otelin veya okulun park yerleri, özel güvenliği olan ya da olmayan izinle girilen ya da izinsiz girilebilen fabrika ambarı, site veya AVM otoparkı, hava alanlarının uçak pistleri dışında kalan ve motorlu araçların kullanılması için ayrılan yerler, otobanlarla, otobanların gişeleri, otobüs terminalleri gibi yerler, karayolu dışındaki alanlardan kamuya açık olanlar ile park, bahçe, park yeri, garaj, yolcu ve eşya terminali, servis ve akaryakıt istasyonlarında karayolu taşıt trafiği için faydalanılan yerler, gerek kontrollü gerek kontrolsüz hemzemin geçitler, deniz ve göllerdeki araba vapurlarının karayolu olarak sayılacağını vurgulamıştır.

Ayrıca kararda, bir yerin karayolu sayılması için taşıt trafiğine açık veya kapalı olması önemli olmayıp, önemli olan karayolu ile bağlantısının olması olduğu, karayolu dışındaki alanların yalnız trafik için faydalanılan yerlerden olması gerekmeyip, kamuya açık olması yeterli kabul edildiği, kamunun yararlandığı tüm yolların karayolu tanımı içinde olduğu, karayolu olarak kabul edilen yerlerin zeminin asfalt, beton veya toprak olması önem arz etmediği, karayolunun sınırının kamulaştırılmış, kamuya terk ve tahsis edilmiş karayolunda özel mülkle olan sınır çizgisine kadar olduğu tespit ve değerlendirmelerinde de yer verilmiştir.

 

Av. M. Mahur ÖZDARENDELİ

 

[1] Bulgur, Meltem Hayat, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Özel Hukuk Bilim Dalı Karayolları Trafik Kanunu’na Göre Tehlike Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Haziran-2019 s.47.

[2] Kazancı İçtihat ve Bilgi Bankası.

[3] https://www.kararara.com/ Erişim Tarihi: 17/04/2021.