4721 sayılı Türk Medeni Kanununda boşanma sebepleri düzenlenmiştir. 161. – 165. maddeler arasında özel boşanma sebepleri ve 166. maddesinde genel boşanma sebepleri kaleme alınmıştır. Bahse konu 166. maddesinde evlilik birliğinin sarsılması hallerinde eşlere boşanma imkanını tanımaktadır. Kanun koyucu bu maddeyi düzenlerken nelerin evliliği sarsacak bir hadise olup olmadığını tek tek belirtmemiştir. Bu durumda boşanmaya karar verecek hakim her somut olaya göre farklı karar verebilecektir.
- COVİD-19’a Yakalanma Nedeniyle Boşanma
Eşlerden birinin Covid-19 veya halk arasında bilinen “Corona” virüsüne yakalanmış olması, bir diğer değişle salgın hastalığının bulaşmış olması durumunda 166. maddeye dayanarak boşanma davası açılabilir. Fakat boşanma kararı verilebilmesi için hastalığın tedavisinin olmaması, tedavisi olsa bile eş tedaviden kaçınması veya somut olarak bu hastalık sebebiyle aile içi huzur ve mutluluğun kalmaması yani sarsılması gerekmektedir. Tedavisine başlanan ve sürmekte olan ayrıca iyileştirilmekte olan eş hakkında bu maddeye dayanarak boşanma davası açılamaz, açılması halinde boşanma talebinin reddine karar verilecektir.
Eğer virüse yakalanan bir eş, diğer eşe KASTİ olarak hastalığı bulaştırır ise, “Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış” sergilemiş olacak ve kendisine KASTİ olarak hastalık bulaşan eşe kanun koyucu 162. maddeye dayanarak boşanma davası açma imkanı tanımaktadır. Bu durumda dava açmak isteyen taraf boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak 6 ay ve her halde bu sebebin meydana gelmesinin üzerinden 5 yıl geçmekle dava hakkı düşer. 162. kanun maddesine dayanılarak açılan davalarda, davacı eş, kendisine hastalığın bilerek ve isteyerek yani kasten bulaştırılmış olduğunu ispatladığı durumlarda, hakimin seçme imkanı olmayarak boşanmaya karar vermek durumundadır. Ayrıca kendisine karşı gerçekleştirilen bu eylemi affeden eşin dava hakkı ortadan kalkmaktadır.
2. Ekonomik Sıkıntıların Boşanma Davaları Üzerine Etkisi
Pandemi süresince virüsün aile hayatına tek etkisi sağlık alanında değil, ekonomik açıdan da oldukça etkilemektedir. Özellikle çalışanların işten çıkarılmaları, dükkanların kapalı tutulması, sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle alım-satımın azalması gibi etkenler eşlerin bütçelerini zorlamaktadır. Aile bütçesine katkı sağlamak amacıyla olsa bile, eşler bu süreçte aşırı tutumlu hareketler sergileyebilmektedirler. Eşe karşı tasarrufları azaltmak amaçlı aşırı ve rahatsızlık verici tutum sergilendiği durumlar boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir. Örneğin, su faturasının artmaması için eşin tuvalet ve banyo yapmasına engel olmak, elektrik faturasını kontrol altında tutmak için her akşam ışığı kapalı tutmak, atılan çöplerin sürekli kontrol edilmesi ve benzeri haller haklı sebeplerdendir.
Yine pandemi süresince oluşan gelir kaybı sonucu, eşin aşırı derecede borçlanması diğer bir eş için haklı sebeple boşanma sebebidir. Şöyle ki; bir eşin sürekli borçlanması ve alacaklıların bu nedenle sürekli eve gelmeleri veya telefonda rahatsızlık vermeleri gibi durumlarda evlilik birliği artık çekilmez hala gelmiş sayılacaktır.
Ayrıca, eşlerin bu süreçte aile konutunda birlikte daha fazla vakit geçirdiği göz önünde bulundurulduğunda, eşlerin yükümlülükleri de artmaktadır. Olağan günlerde olduğu gibi bu süreçte de eşlerden evlerine bakmaları, ev ile ilgilenmeleri ve evin ihtiyaçlarını karşılamaları beklenmektedir. Fakat, bu sorumlulukların tek bir eşe yüklenmesi, diğer eşin hiçbir konuda yardımcı ve destek olmaması ve bu süreçte eş ile ilgilenilmemesi ortak hayatın temelinden sarsılacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin var olduğu ortadadır.
3. İçtihat
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2013/7807E. – 2013/20971K. sayılı ve 16.09.2013 Karar Tarihli ilamında:
“… KARŞI OY YAZISI: Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı kadının kronik (Hepatit-C) hastası olduğu anlaşılmaktadır. Bu hastalığın kan ve cinsel ilişki yolu ile bulaşacağı da sabittir. Bu durum evlilik birliğini diğer taraf için çekilmez hale getirir. Hastalığın bulaşma endişesini taşıyan ve bu korku içinde yaşayan davacıdan evliliği sağlıklı sürdürmesi beklenemez. Davacı yönünden boşanma nedeni gerçekleşmiş olmakla, davanın kabulüne karar verilmesini düşünüyor, sayın çoğunluğun onama görüşüne bu nedenle katılmıyorum.”
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2012/1384E. – 2012/20975K. sayılı ve 12.09.2012 Karar Tarihli ilamında:
“.. hastalığın teşhis edilmesi, tedavisinin ve geçmesinin mümkün olup olmadığının ve bulaşıcı nitelikte bulunup bulunmadığının raporla tespiti ile tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmuştur…”
- Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2007/18892E. – 2008/17970K. sayılı ve 15.12.2008 Karar Tarihli ilamında:
“…davacı kadının İraktit Hepatit-B virüsü taşıyıcısı olduğu, tedavi ihtiyacı olmadığı, gebe kalmasına, doğum yapmasına bir engel olmadığı anlaşılmaktadır.Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında, birlik görevlerini yerine getirmeyen davalı koca tamamen kusurludur. Davalı-davacı kadının kusurlu bir davranışı kanıtlanmamıştır. …”
- Davanın reddine karar verilmesi
Son olarak, boşanma davası açılıp da hakimin davayı reddetmesi durumunda, bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlayarak 3 yıl geçmekle her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamadığı takdirde evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılacak ve eşlerden birinin talebi üzerine boşanma kararı verilecektir. 24/04/2020
Av. Özgür DOĞAN
gözetiminde
Stj. Av. Zeynep TELEF