Yayımlarımız

COVİD-19 MÜCBİR SEBEBİNİN SÖZLEŞMELERE ETKİSİ

corona_66780

Modern hukuk sistemlerinde temel prensip tarafların ‘’sözleşmeye bağlılık’’ ilkesidir. Yani taraflar sözleşme kurulurken müzakere ederek anlaştıkları hak ve borçlarıyla bağlıdırlar. Bunun istisnalarından biri mücbir sebep yani önceden ön görülemeyen öngörülmesi mümkün olmayan halin ortaya çıkması durumudur. Böyle bir durum ortaya çıktığında sözleşmeye bağlılık ilkesinin gevşetilmesi ve sözleşmenin bu yeni çıkan duruma göre yorumlanması uyarlanması devam edip edilmeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.

Gündemimizde yer alan covid-19 pandemisinin bir mücbir sebep sayıldığı ve mücbir sebep ortaya çıkmadan önce imzalanmış sözleşmelere etki edeceği tartışmasız tüm hukukçular tarafından kabul edilen bir görüştür. İş bu yazımızda mücbir sebebe bağlı olarak ‘ortaya çıkan ‘’AŞIRI İFA GÜÇLÜĞÜ’’ konusu ve bu durum karşısında izlenecek yollar değerlendirilmiştir.

Sözleşme tarafını edimini(borcunu) ifa edemeyecek hale getiren ‘’Aşırı İfa Güçlüğünün’’ ortaya çıkması halinde aşırı ifa güçlüğüne düşen taraf sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını , sözleşmeden dönme ve/veya sözleşmenin feshi hakkını kullanabilir.

Konuya ilişkin olarak yargıtay tarafından benimsenen ve sözleşmeye bağlılık ilkesinin istinasını oluşturan, uyarlama davası 6098 Sayılı TBK.nın yasalaştırılması sırasında da benimsenerek, 6098 Sayılı Kanunun 138. maddesinde ‘’Aşırı İfa Güçlüğü’ madde başlığı altında düzenlenmiş, “… Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır. Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. İlgi maddenin gerekçesinde de “… Bu yeni düzenleme, öğreti ve uygulamada sözleşmeye bağlılık ( ahde vefa ) ilkesinin istisnalarından biri olarak kabul edilen, “işlem temelinin çökmesi”ne ilişkindir. İmkansızlık kavramından farklı olan aşırı ifa güçlüğüne dayanan uyarlama isteminin temeli, Türk Medenî Kanununun 2. maddesinde öngörülen dürüstlük kurallarıdır. Ancak, sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması ya da dönme hakkının kullanılması, şu dört koşulun birlikte gerçekleşmesine bağlıdır.

1- )Sözleşmenin yapıldığı sırada, taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum ortaya çıkmış olmalıdır.

2- )Bu durum borçludan kaynaklanmamış olmalıdır.

3- )Bu durum, sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirmiş olmalıdır.

4- )Borçlu, borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olmalıdır.

Maddeye göre, uyarlamanın bütün koşulları gerçekleşmişse borçlu, hakimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteyebilir. Bunun mümkün olmaması halinde borçlu, sözleşmeden dönebilir; sürekli edimli sözleşmelerde ise kural olarak, fesih hakkını kullanır.”

Bu hakkını kullanmak isteyen tarafın henüz edimini ifa etmemiş olması gerekir. Eğer edimini ifa edecek ise de aşırı ifa güçlüğünün ortaya çıkmasından hemen sonra( her olayın özelliğine göre bu süre değişiklik göstermekle birlikte gecikmeden makul sürede diye kabul etmek gerekir) edimini ifa etmeden karşı tarafa aşırı ifa güçlüğünden doğan haklarını saklı tuttuğunu belirten bir bildirimde bulunduktan sonra edimini ifa etmelidir. Örneğin mücbir nedeniyle avm deki iş yeri kapanan kiracı aşırı ifa güçlüğü nedeniyle kirasını ödeyemeyecek  duruma geleceğini ön görüyor ancak kira bedelinden gecikmeye de düşmek istemiyor ise kira bedelini ödemeden önce mutlaka kira bedelini ödemekte mücbir sebep nedeniyle aşırı ifa güçlüğüne düştüğünü belirterek ve TBK 138. Maddesindeki hakları saklı tutarak  mücbir sebep ortadan kalkana kadar kira ödeyeceğini içeren bir ihtarnameyi mal sahibine göndermesi gerekecektir. Eğer böyle bir bildirim yapmadan kira bedelini ödemeye devam eder ise  daha sonra TBK 138. Maddedeki haklardan yararlanması söz konusu olmayacaktır. 19.04.2020

Av. Özgür DOĞAN